giden günlerim oldu...

arkadaşınıza olayı anlatın, gay demek yerine taşak geçsin sizinle. hatun konusunda hiç şansınız yok.

edit: gerçi gay diyerek de taşak geçebilir. :)

koskoca devletin adi osmanli len sen kocaman bir çılgınsın!

cool davran dönerse senindir dönmezse zaten hiç senin olmammıştır.

Bazı kadınlar açık sözlü erkeklerden hoşlanır, şoku atlatınca size koşacak. Erkek dediğiniz de eşcinselse o da size koşacak. İkisini de ayartmış olabilirsiniz yani.

hatunu arayıp durumu açıkla. eğer ''ayy küfür ediyo, terbiyesiz''cilerden değilse güler geçer duruma.

kendisi aradı biraz önce, msn'i sen mi kullanıyorsun dedi. evet dedim
böyle böyle bir şey oldu dedim
ha dedi sanki ilk defa küfür ediyorsun
yok dedim ederim de böylesini sana etmem

gülüştük
eheheh dedim

arkadaş halen gay diyor, tamam homofobik değilim de demesin arkadaş
erkek erkeğin ağzını öper mi?

arrideverci sinyora.

O size gay diyen arkadaşa söyleyin, ağzının sadece öpüldüğüne yatsın kalksın şükretsin. Mesajlar karışmasaydı başına gelecekleri söylediniz mi?

hatunu sallarım da çocuğu sallamam 15 senelik arkadaşım
malzeme olduk mu tamamdır..
şimdi de screenshot aldım diyor yazdığın şeyi :(

sırf senin için bu hafta bir tavşan alacağım.
sonrasını biliyorsun zaten.
anca zaten küfür edip engellersin.
klavye delikanlısı seni:)

üzerine hiçbir şey dememiş olsaydınız

"gubidik bir arkadaşımın kullanıcı adı bu - benim bilgisayardan girmiş, 'ağzını' yazınca otomatik tamamlıyor"

güzel bir bahane olabilirdi her ikisi için de.. hatta yalana detay kondurunca daha inandırıcı, "bizim denyo serkan" vs...

bir dahaki sefere artık.

arkadaşıma konuyu anlattığımda çok güldü, cosmicstring'den çaldığım şeyi kendisine söyledim 3 kere daha güldü :)

hatun iyi güzel konuşuyoruz, az önce yanımdaydı şirkete geldi.. kapının önünde kaçamak yaptık öptüm kokladım gönderdim.

Estağfurullah, ben size verdim o lafı, çalmadınız :)

geçmiş olsun. nüfus cüzdanınla gidip giriş yaptıracaksın. sonra da genel cerrahi. veya acile git onlar yönlendirir seni.

acil en mantıklısı bence de.sıra falan beklemezsin giriş için,gerekli yönlendirmeyi de yaparlar.

geçmiş olsun... :/

geçmiş olsun, yanınızda birisiyle giderseniz daha iyi olur.

acil dışında randevusuz gidemezsin. evvela randevu al.

göcek çok pahalıdır ki genelde tekne seyehatlerinde tercih edilir. hatırladığım kadarıyla plajı da yoktur (bu kısmından emin değilim). teknesiz tatil için tercih etmeyiniz.

metallica. hazır metallica demişken apocalyptica.

kiss

Bulutsuzluk Ozlemi (bkz: bulutsuzluk senfoni)
Metallica (bkz: s&m)

grup olmasa da malmsteen

theriona bir bak.

within temptation da var.

tipik bir davranış. derdini düzgünce anlat; önceki işyerinden neden ayrıldığını (cumartesi mevzusu) ve şu anda mağdur olduğunu söyle. ama bunu yaparken seni çalışmak istemiyor konumuna sokmasına müsaade etme. asla geri adım atma bu tip insanlar tutturabildiklerine herşeyi mübah görürler. kararlı ve ciddi bir şekilde konuşabileceksen konuş yoksa seni mat edecekse daha beter olur durumlar ona göre.

tek çalışan siz değilseniz çalışma bakanlığı'na şikayet edin.

Yol yakınken istifa et adam olmaz o adam. Ben çıkarken aynı tıynetteki patron 2 saat dil dökmüştü, ama hala ve hala bu şartları iyileştirme sözü vermiyordu. Bir de gerçek maaş üstünden sgk yatırdığını söyleyip asgariden yatırıyordu. Çıktım çok memnunum.

bi kere o ilk cmtsi giderek sessiz anlaşma imzalamışsınız, yani ben gelirim hacı cmtsi emişsiniz. baştan gitmeyecektiniz. gitgide bokunu çıkarır bu adam ben sana diim. sizinle bişi konuşmak istiyorum de. geç karşısına hiç ezilip büzülmedene tak tak tak söyle. böyle bi vaatte bulunmuştunuz bunu gerçekleştirmenizi bekliyorum de. bol şans.

Sanki ben bu patronu bir yerlerden anımsıyorum ama haydi hayırlısı :)

almancanın kabalığına, fransızcanın 25 harf yazıp ta 7 harf okunmasına ve o peltek konuşmasına gıcığım.

Hmm, Danca olabilir.

@shnhnk brezilyalı bir arkadaşım türkçenin kulağa "ruhupuşusku ruruzruzuzru" diye geliyor diye tarif etmişti bana. haksız sayılmaz oluyoruz uz ur falan çokça var.

bence açık ara fransızca. o dile tav olup verecek kız yerine 31 çekerim daha iyi. şaka lan şaka iki kişilik seks tabi daha iyi ama işte hoş değil sevmiyorum fransızcayı.

fransızca'nın üstüne tanımam.

kürtçe .

çince +1, tahammül edemiyorum o derece.

kesinlikle çince.

kürtçe +1

çince ve fransızca.

gırtlaklarına elimi sokup parçalyasım geliyor. o derece...

Uzakdoğu dillerinin tamamı ve hintçe

kesinlikle çince ve dahası kendilerine de tahammül edemiyorum.

çince: bir keresinde beynelmilel bir asansör ortamında kediler birbirlerini gırtlaklıyorlar sandım meğer bir grup çinli kendi aralarında konuşuyormuş (özür dilerim kendilerinden).

almanca: bunlardan daha da çok nefret ediyorum. insan böyle bir dili nasıl konuşabilir? hiç konuşmayıp sussalar daha evladır.

Dans kursu olabilir,dil kursu olabilir.Nelerden hoşlanıyor tabi onu da belirtmeniz gerekiyor.Yüzmeye başlayabilir bir klüpte misal.

velespite binsin.

spor ve müzik. kursa yolla. birlikte dans edin.

spor yapsın. enerjilerini atıyorlar.

istanbul da iseniz, müzelerde ve benzeri kurumlarda çocuklar için yaz atölyeleri var.

incik boncuk alın. hatta beraber gidin seçin. ince lastik alın boncukçuda vardır zaten. onları dizsin işte kafasına göre, kolye, bilenzik yapsın. hatta sitede satsın, negzel :)

(git: 255221)

(git: 255221)

Ne yapmaktan hoşlanırsınız? "Bir gün her haltı yiyebileceğim bir yerde olursam şunu yaparım" dediğiniz şeyler var mı?

@cosmicstring ben gezilecek, görülmesi gereken yerleri merak ediyorum.

O kadar çok yer var ki, ilginizi çeken şeylere yönlenmeniz daha iyi olur. Tarih sevmiyorsanız mesela Arkeoloji Müzeleri'ne, Sabancı Müzesi'ne filan gitmeniz saçma olur ama bana sorarsanız mutlaka görülmesi gereken yerler. Sanat seviyorsanız İstanbul Modern'e de gidin mutlaka. Kitap seviyorsanız İstanbul'daki sahaflarda iki gün çok rahat geçer. "Yuh artık onu da mı görmedin" demesinler diye bir Sultanahmet-Kapalıçarşı turu yapın. Bir günü alır o. Akşamında da İstiklal'e gidersiniz.

sultanahmet, aya sofya, istiklal caddesi, ortaköy, rahmi koç müzesi, kapalıçarşı, mısır çarşısı, galata kulesi

2-3 günlük en verimli gezi için bir liste hazırladım.

gidilecekmekanlar.blogspot.com

izmir. net.

antalyada yasanmaz 1 haftadan sonra bayar


izmir

izmir

hani filmlerde ki sahil kasabasında..deniz kenarında yaşarım diye düşünüyordum antalya da..ehh o halde izmir..gönlüm rahatladı..herkes izmir dedikçe..

yok yahu, o dedigin ancak kuzey ege taraflarinda olur adam gibi.

izmir +1

smyrna (izmir)

izmir.

izmir.

izmir tabii ki antalya kışın ölü.

izmir

izmir elbette.

9 yıl antalya'da yaşadıktan sonra 2 yıl önce izmir'e taşındım. kişisel gelişimine meraklıysan, araştırmaktan ve gezmekten hoşlanıyorsan, hareketli bir yapın varsa kesinlikle izmir. ama ben elimde olanla ve bildiklerimle mutluyum aga, yan gelip yatsam yeter bana iş dışında ki zamanlarda dersen antalya. antalyaya dair özlediğim yegane şey şehir içinden denize girebilmek.

alıp alıp patlattırıyomuş işte.

sallamış işte. ne dediğini bilmiyor, ne de ne düşündüğünü. belki satıcı falan yazmıştır milleti gaza getirsin diye.

not: yazdıkları yalan, zira 19 yaşındaki birisi 2 yıldır takıldığı üniversite hayatından, onlarca yıl önceymiş gibi bahsetmez.

yani diyor ki: evleneceğim erkek bekareti önemseyen biri olabilir. ben kendimi garantiye alayım.

yabancı iki kelime

patlarsam yanarsın

çin mali kızlık zarı(git: www.haberfx.net) olabilir mi?

bunu satıcının yazdığı apaçık ortada gibi.. ama bu satıcılar insanları aptal mı zannediyor? ya da "ulan halen bekareti önemseyen insanlar var, aptallık işte" deyip devam mı ediyorlar.

yok yani adama sormazlar mı sürekli sikişiyorsun, 2 tanesini aynı gün deniyorsun seninle sırf bu yüzden beraber olan erkekler bekaret mi arıyor. amınakorumoerkeklerinben!

@xav: zaten o haberi gördüm de baktım satışı yapılıyor mu türkiye'de diye.

bu düşüncede insanlar oldukça bir şekilde satılır.

ben burada merve'yi çok merak ettim teşekkür edilecek ne yapmış acaba.

yaw bu yorumlarin hepsini mali getiren sirket yaziyor. kim bunu kullanir da ustune yorum yapar olm, uyanik olun azicik la?

sizinle çalışmaktan memnunduysa (ki olmasa referans olarak belirtmeyi düşünmezdiniz herhalde) yazarsınız telefonunu. bu tür durumlarda hiç sormadan yazardım ben, "neden beni referans göstermiş?" demez herhalde idareci olmuş bir tip.

ben nezaketen sorarım.

ilerdeki iş hayatımda sizi referans olarak kullanmama müsaadeniz var mı denilebilir.

işten çıkmadan önce müdürle konuşup referans olarak onu gösterip gösteremeyeceğinizi sorun, ona danışın.

Aksi takdirde siz onu referans gösterirsiniz ama onun sizin hakkınızda ne diyeceğini bilemezsiniz

CV me referans olarak iletisim bilgilerinizi yazmama izin verir misiniz deyin, laf arasinda? ozel olarak sorularacak kadar muhim bir mesele degil. memnun olur.

nasıl ayrıldığına bağlı. ancak bence bir süre geçsin o zaman istersin çıkarken istemesen daha iyi olur sankki. ama mahnita'nın dediği gibi yapabilirsin.

N harfli sevgilin olacak onunla evlenecen pembe panjurlu evde yaşayacaksınız 3 tane çocuğunuz olacak isimleri nihal necip necati olacak.Hadi hayırlı olsun :D

muhakkak bir sebebi vardır. fazla uyuyunca beyin kendinden element uydurmuyor. yıllar önce bilinçaltında kalan, hapsolan yada o gün yaşadığın bir şeyin tezahürü olabilir.

yazmayı öğrenirken n harfiyle sorunun oldu mu orta çizgisini yanlış yöne yapmak gibi?

@kediebesi pek hatırlamıyorum. ama arkadaşın da benimle aynı haftada aynı rüyayı görmesine takıldım ben. büyük ihtimalle konuştuğumuz bişeydir.

death note anime dizide N diye bi karakter vardı o olabilir:p

Arkadaşın sana böyle bir rüya gördüğünü önceden anlattıysa senin de aklına yerleşmiş olabilir.

harf rüyaları önemli imiş. harfle birlikte ne gördüysen ona göre yorumlamalıymışsın. belirli kimselerin adları ya da olabilecek şeyleri işaret ediyor olabilirmiş.

bağlı olduğu fakültede.

e hastanede anjiyo oldu?

e sonra iste ne olacak yani sonra ne olacak halen hastanede anjiyo oldu diyonuz yav.

nerde diye sormuşsun onu cevapladım. sorgusu tamamlandıktan sonra hapsi boylayacak, şeklinde bir öngörü var.

O karar çıkmasa idi Aziz yıldırım elini kolonu sallaya sallaya yurtdışına çıkabilirdi. Dün akşam konu hakkında bir avukat arkadaşım bu yorumu yaptı. Bürokrasi işte ...

yakalama ve gözaltı kararları kişinin özgürlüğünün kısmen ve fiilen engellenmesi amacı ile yapılır. ortada bir durum olmasa bile kişiye aynı suçtan olmamak suretiyle defalarca gözaltı kararı çıkarılabilir. bu süreç maksimum 4 gündür ve 4 gün sonunda hakim karşısına çıkan kişinin gözaltı süresi maksimum 7 güne kadar çıkarılabilir.

ama biliyorsunuz türkiyede gözaltı süresi 7 gün olsa da tutukluk süresi 10 yıla kadar çıkabiliyor.

lanet olsun cmk'sına tmk'sına 301. maddesine deyip uzaklaşıyorum buradan.

gözaltı süresi olan 4 günü doldurmuş aziz yıldırım yani salıverilmesi gerekir. ama tekrar sorguya alabilmek için (hastaneden çıkınca) yakalanma emri çıkartılmış.

kırtık kırtık almaya çalış. misal yemeğe gidin cüzdanımı unutmuşum de ona ısmarlat.

aynı iş yerinde çalışıyor sanız toplu birşeyleri bahane edip biraz fazla tahsil edersin ya da sigara vs içiyorsan kendine göre hesapla borcunu ödeyene kadar onun sigarasından al.

sarjim bitmis su bu ayagi yap, telefonunu iste, 100 lira gelene kadar bu telefonu bi daha göremezsin de.

100TL yi geri alayım derken hapse falan girme, işten atılma.. kimseye şiddet uygulama, zorbalık etme.. bununla birlikte hakkını da yedirme.. cüzdanından bizzat alman heralde kanunlara da karşı değildir; çalınan bir şeyini başkasında görünce(cidden senindiyse ve çalındıysa) bile el koyabiliyorsan bunu da öyle düşünebilirsin galiba.. iş yerinde problem çıkaracak, kendi itibarını zedeleyecek bir şey yapma..

cüzdandan bizzat alma ve telefona el koymak gaspa giriyor cevval yiğitlerim.benzerini biri bana yapsa şikayetçi olur gaspla yargılanmasını sağlar, uzlaşmak içinde 25000 liradan fazla para talep ederim (:

İşyerinde herkesin bu durumu öğrenmesini sağlayınız. Mahalle baskısı oluşunca ödeyecektir.

müdürünüze ilet konuyu, madem herkesten tırtıklıyor... maaşından kessin, senin maaşına yatırsın.

hukuki bir karar olmadıkça müdür maaştan kesip kafasına göre senin hesabına yatıramaz. cüzdandan alma, dayılanıp bu da faizi demek, telefonuna el koymak falan hep senin aleyhine suç teşkil eden işler.
ben olsam kalabalık bir ortamda "ya geçen sene benden 100 lira borç almıştın hani, sıkışığım diyerek, aslında bayadır bekledim ama ben de çok sıkışığım bu ara, ne zaman vereceksin borcunu" derdim. bunu özellikle de iş ortamında, çay molasında, yemek arasında, toplantı öncesi geyik ortamında utanıp sıkılmadan defalarca yapardım.

teşekkürler herkese, sanırım en mantıklısı benim durumum için bitter çikolatanın tavsiyesi ama herkes tanıyor zaten adamı ve hiç utanacak birisi de degil.müdüre de ilettim konuyu bana çok borcu var zaten en iyisi, su iç üstüne dedi.

onun canını sıkacak kadar ısrarlı bir şekilde iste.

www.eksisozluk.com

(bkz: biorezonans)

sigarayı bırakmanın kolay yolu'nu okuyarak bırakmıştım. sonra tekrar başladım. 5 gün önce tekrar bıraktım, bu sefer kitap okumadan. sigaranın ne kadar gereksiz bir şey olduğunu farkederseniz bırakmak zor olmuyor. ama tekrar başlamak daha kolay. bir de etrafınızda sigara içmeyen insanlar olursa daha kolay bırakırsınız. yanınızda sık sık sigara içenler olunca insanın canı çekiyor.

bir yakinimdan orneklersek,
canindan cok sevdigi kardesinin akcigerlerinin ur ile dolusunu izleyerek.
eriyip tukenisini.
bir parca nefes icin govdesinin sekilden sekile girisini, verdigi mucadeleyi gorerek.
kardesi gocup gittikten sonra bicakla kesilmis gibi kesti atti sigarayi yasamindan.

ama 40 yili askin surede bu sinsi dostuna verdikleri pesini birakmadi. benzer sonu paylasti o da.

astım oldum. bıraktım.

"öldüm bırakmak zorunda kaldım."

söyleyemeyenler adına...

(bkz: champix)

%100 etkili. daha bırakamayan görmedim.

hamile kaldım ve o günden itibaren kokusunu bile özlemediğimi farkettim. demek ki ciddi manada bir koşullanma gerekiyor.

allen car, sıgarayı bırakmanın kolay yolu

3 gun dişimi sıktım bıraktım.

genç yaşta kanser olma ihtimaliyle karşı karşıya kaldım.tetkik sonuçlarını beklemek bir tür ızdıraptı. bu ağır bekleyiş ve ölüm korkusu sonucu sigarayı bıraktım. o kadar korkmuştum ki günlerce uyuyamadım, sigaraya ihtiyac duymadım. sonra kendimi spora adadım. şimdi at gibiyim.

en son yanan olay butonu bu konuyla ilgiliydi.

daha 3 gün önce duyurdular olan biten'de.
(bkz: #24346394)

" ' ya da - koymalısın başına

okan

okan üniversitesi'nin dağ başında olduğunu hesaba katmalısın.

(bkz: gözyaşı)

mr fusion, ama gözlerim yaşarmıyor batma hissine rağmen ve uyuduğum zaman fln geçiyor. kirpikte de aynı şekilde. görünen kısımdayken arkalara gittiğini hissediyorum sonra yok oluyor kirpik de batma hissi de. uyurken ben farkında olmadan mı çıkıyor acaba? yani bir şekilde çıkıyor mu diyorsunuz?

gözyaşıyla atılıyor...en son göz çapağı olarak gözü terkediyor

edit: yeni cevabın üzerine...zaten gözde sürekli gözyaşı olur göziçi sürekli ıslaktır. gözkapaklarıda buradaki pislkleri süpürme göreviyle bunları atar.

böyle durumlarda serum fizyolojik kullan.

Guney makbuldur. Kuzey cepheler kisi biraz sert gecirir.

değer. bu sebeple o kadar fiyat farkları var zaten. işin özü güney olması şart değildir ama kuzey cephe olmaması önemlidir.

kuzey cepheli evlerde ısınma problem olur. rutubet de olur. çamaşırlar dahi zor kurur. gerçi çoğu bina yalıtımlı falan artık ama gene de fark eder. kuzey cephe daireler genelde güneş almaz. güneş görmeyen bir evde ömür geçirmek sıkıntı verici olabilir.

binanın ısınma sistemine ve manzarasına da bağlı. merkezi sistemse komşulara fln sorun kuzeydekiler memnunsa ve manzara daha iyiyse kuzeyi alın derim. eşşek yükü ile aidat ödeyip kuzeydekiler kapı cam açık gezerken siz güneyde peteklerinizi kapatmak zorunda kalmayın. o yüzden binasına bağlı diyorum.

yazdan kışa doğru giderken güneş güneye doğru kaydigi icin kuzey evler guney evlere gore daha az gunes alir.

tabi binanin genel durusu da onemli bir ayrinti yani kuzeybati da oturup bu durumda hic sikayetci olmazken ayni seyi kuzey dogu ya da sadece kuzey icin soylemek zordur. ozellikle onu bir engel tarafindan kapanmayan kuzey bati cephler aksam gunesini , kuzey dogu cepheler ise kuzeybatidan daha az olmak uzere sabah gunesini alir.

evin gunes gormesi, isinma ve nem acisindan onemlidir. yani sizin icin evi isitma onemli ise evi guneyden sogutmak onemli ise kuzeyden alin.

tabi tum bu soylediklerimiz kuzey yarim kure icin gecerli. guney de bunun tam tersi bir durum soz konusu oluyor.

www.eksiduyuru.com

verdiğin paraya değer. sonradan pişman olma

kombi faturasındaki aylık farkı düşün. bu farkı oturacağın ay sayısıyla çarp(200, 100 artık kaçsa)

bu farkı da hesaba kat. ısınmaya çalışırken çekeceğin eziyet ve daha az güneş gören bi evde yaşamannın vereceği tatsızlık da cabası.

hesaplayan adamlar konuştu.

güneş görmeyen evde maalesef insanın ruhu kararıyor. uzun zamandır güneye bakmayan bir evde yaşıyorum, çok özlüyorum güneye bakan evin aydınlığını ve sıcaklığını. Burası hep soğuk ve karanlık...

bide şunu ekleyeyim. senin dediğin 10-15 bin yine iyi bizim burda 20 bin aradaki fark o halde keşke güney cepheler satılmasaydıda ordan alsaydık dedim. neden? çünkü millet herşeyin farkında. yeni yapılan bi apartmana bak ilk önce güneş alan cepheler satılır.

şayet evde rurutbet gibi bir sorun varsa, apartman açık bir alanda bulunuyorsa ve kışın soğuk oluyorsa yaşadığınız şehir, güneyi tercih etmelisiniz. yakıt masrafına kadar farkeder.

ara tabii ki. haberi yoksa onun ayıbı, bilgilendirmiş olursun.

tamam aradım haberi varmış tabii ki çok teşekkür etti =)
her gün ararım ki ben böyle

Cevap banada lazım ama biraz şey gibi "huzuruz bacak sendromu"... Rahat uyumayı özledim.

Havaları da göz önünde bulundurursak romatizmanız olabilir :)

periferal nöropati olabilir.

bana da genelde huzursuz bacak gibi geldi. İnternetten araştırınca. Tedavisi filan yok mu yahu? 21 yaşında çürüdük mü bu kadar çabucak?

rahatsız bacak sendromu. bende de var. anca ağrı kesici içince geçiyor.

huzursuz bacak sendromu. gecmis olsun cok fena. bazisi ayak/bacaklarini duvara yaslayarak gecirir. bende tam tersi, kesinlikle kapatmam gerekiyor. kesin cozumu yok diye biliyorum.

organizatörlere mesaj atabilirsen belki yardımcı olurlar.

"avrupa yakasindaki en guzel fajitas" gibi bir iddiam olamaz cunku hayatimda sadece tek bi yerde yedim, karsilastirma imkanim yok yani.

ama istiklal caddesi - tramvay cafe'de uygun bir fiyata bana gore lezzetli bir fajitas yiyebilirsin :)

nişantaşı kırıntı fajita konusunda oldukça başarılı.

asmaaltında picante de var.

nişantaşı ranchero her türlü meksika yemeği konusunda neredeyse şehirde rakipsiz. şiddetle tavsiye ederim. hatta davet edersen ben de gelirim :p

edit: suadiye şubesi de mevcut. olur da anadolu yakasında yemek isterseniz diye...

kırıntı'nın üstüne tanımam. mutlaka denemelisin.

(bkz: Picante) tavsiye ederim ben.

ranchero iyidir denenebilir olmadı dedikleri gibi kırıntı alternatif

ranchero'daki de güzel ancak kırıntı daha iyi, nacizane fikrim.

Dübel genelde çıkarılmaz. Zamanında deliğe uygun bir dübel sağlam çakıldıysa duvarı da yanında getirir zaten. Dışarıda fazlalık yapan kısmı maket bıçağı marifetiyle kesin, duvarla aynı düzeye gelsin.

dübel sökme pensesi diye bir şey gördüm ama hiç kullanmadım ben de genelde cosmicstring in yaptığını yaparım.

www.mekamak.com.tr

dübel zaten çıkmasın, çıkamasın diye çakılır duvara. çıkarmanın yolu içine vide takıp penseyle sökmektir. evet alçıyı sikertir. ama bir avuç alçı alıp harç yaparak kapatabilirsiniz delikleri. ya da dübeli sökmeden cosmic'in dediği gibi kafasını kesip düzleyebilir, sonra da alçıyla kamufle edebilirsiniz.

matkapla dübelin iç çapından az miktar büyük uç kullanarak dübeli parçalayıp çıkarabilirsin. dübellerin kafalarını maket bıçağı ile duvara sıfır kesip üzerine alçı çekebilirsin.

divit in de dediği gibi içine vida sokarsan dübel duvarın içinde şişer ve hiç çıkmaz. dışarda tutabileğin kadar parça varsa pense,kargaburun bişeyle tutup çevirerek çekmeyi dene.

kerpetenimsi bir oluşumla kenarından çekiver. ama bazen kopuyorlar.

sivrilmeye çalışmayıp, efendilikle prim yap. ve bunları yaparken seni ezebilirlermiş gibi hissettirme. bir ağırlığın olsun yani. boş vakit geçirme, sürekli çalışanları takip et.. ilk 1-2 hafta sigara molası verme -ki bu gerçekten önemli-. şimdilik aklıma bunlar geldi.

fazla konuşma, çok dikkat çekme, gereksiz/boğucu sorular sorma, sen nerden mezunsun falan gibi anket yapma yeter sanırım. bi de yemeğe çıkarken yalnız olmamaya çalış, çekinme insanlardan takıl bi gruba.

kurumsal bir şirketse ve öğle molası varsa, öğle yemeğinde bir grubun seni davet edip etmemesi öğlen vaktine değin ne kadar başarılı olduğunu göstericek sana :)

@deeperdown
yok böyle bişiii değil. calistigim bir çok şirkette işler böyle işledi. en azından ben görmedim öyle bişii demek daha olumlu bir yaklaşım olur. ki bu söylediğim insanların, psikolojik tavrıdır. kimse sevmediği birisiyle yemeğe çıkma istemeyeceği gibi, kimse sevdiği insanlardan ayrı yemek yemekte istemez.

@sormaya geldim yok öyle bişey, sakın böyle değerlendirme. 9-12.30 arası kim neyi ne kadar anlayabilir ki...

yani kimse çağırmazsa başarısızım deme sakın kendine,kurumsal şirketler birbirinden soğuk gerizekalılarla dolu, çıkarım yapmadan yaşa ilk bikaç hafta, aman diyeyim. (bir kurumsal şirket çalışanının sözleridir)

departmanındaki insanlarla tanış, şayet seni tanıştırmadılarsa. nasıl bir iş yeri bilmiyorum ancak sistemin işleyişine dair birşeyler öğrenmeye çalış..kendini sıkmana gerek yok, rahat ol, yemeğe yalnız çıkma, insanlar seni davet etmemişlerse de kibarca kendilerine katılmak istediğini söyle.

birde aklıma gelmişken tekrar ekleyeyim, ki bence bunu bütün iş hayatın boyunca yapmalısın, siyaset - din - cinsellik. bu üçünün muhabbetine asla girme. emrivaki ile dahil olursan, apolitik ve kaçamak cevaplar vermende fayda var.

Bence yemeğe biriyle çıkayım diye kendini kasma.Bir gruba gireyim diye gereksiz atma kendini ortaya.Bu işler zamanla oturur.

ilk bir kac hafta herkese esit mesafede olmaya calisip kimin nasil biri oldugunu anlamaya calis. daha cok tanimadan yanlis insanlarla cok samimi olma.

hemen kanka arama.
dedikodu yapma sakın.
insanlarla konuşurken sesin net olsun (kısık sesle konuşma)
el sıkışırken karşındakinin elini sağlam tut (abartmadan)
sıkılsan bile çok belli etme (ki illa sıkılacaksın)
ne çok atılgan ne de çok sessiz durma ( dengelersin artık )
yemek olayını fazla abartmışlar. birileri veya biri seni çağırır
çağırmazsa zaten orada bir sorun vardır sende değil.
rahat ol.

1-kira kontrarında bazı çakal ev sahipleri, kapıcının sigortasıyla ilgili bir hüküm koyuyorlar. başıma gelmişti, evden çıkarken kapıcının sigortasıyla ilgili birşey ödemiştim.
2-kontratı iyi okuyun. depozitonun ne zaman verileceği ve ne zaman geri alınacağını yazdırın. evle ilgili bir problem tespit edildiyse kontrata yazdırın.

eve ait kalıcı seylerı de yazdırın.

kira kontratlarını kırtasiyelerde bulabilirsini, alıp doldurursunuz sonuna da ek madde yazabilirsiniz.

şunlara dikkat edin;
her madde açık net olsun, çift anlamlı cümlelerden kaçının
neyin karşılığında ne istediğinizi hangi şartlarda istediğinizi belirtin
anlaşmazlık durumunda ne olacağını yazın

ufak örnek
şu adreste bulunan konutu aylık şu kadar tl ye şu kişiye kiralıyorum
konutu kiraya tutan evi başka birine kiralayamaz kısmen/tamamen kullanımına izin veremez.
konut boyalı, kartonpiyerli, yerler laminant vs olarak temiz şekilde kiraya verilmiştir, her ne sebeple olursa olsun, kiraya tutan, konutu teslim ederken baştan boyatacaktır, temiz ve bakımlı olarak teslim edecektir. aksi halde tamir bakım masrafları ve kaybolan sürede konutu tekrr kiraya veremeyeceğim için masraf tutarları kadar daha mucire tazminat ödenecektir, depozito bu tutara mahsup edilebilir.
vs. vs.
ha bir de kira her ayın bilmem kaçına kadar şu hesaba şu kişi adına yatıralacaktır.

depozitonun ne kadar olacağı,
çıkarken nekadar olarak geri alnıacağını belirleyin sonra çok uğraştırır.

sonradan üzerine kalmaması için eksik/hasarlı/bozuk teslim aldığın herşeyi yazmanı tavsiye ederim.

makinenin elde yıkama ayarı varsa kısa süreli olarak bu ayarda yıkayabilirsin.

984302489 kere yıkansa da birşey olmuyor.narinde yıka daha iyi olur ama tabi

Hiçbir ayakkabı makinede yıkanmaz. Çok lazımsa elde yıkanır. Makinede ayakkabının dikişleri ve yapışkanları gidebilir.

yakın zamanda yaptim, birsey olmadi, kısa programda dusuk ısıda yıkadım. hırpalanmasın diye sıktırma islemi yaptırmadim suda bıraktırdım makinede. balkonda iki gunde tamamen kurudu.

bir programda anlatıyordu, saç rengini soranlara cevap veremiyormuş çünkü bir rengi yokmuş, üst üste boyatınca bu renk çıkıyor olabilir. güneşten açılmış gibi derseniz kuaföre belki tutturabilir.

karamel renginin uzerine akan sarı(sarı ve açılı koyulu tonları) diye biliyorum.en kolay özetleyebileceğim adı bu sanırsam=)

çağla şikel rengi.
ve, evet gerçekten de yakışıyor.

şampuanla yıkama çünkü köpüğü ayarsız, kontrol edemezsin.
toz bulaşık deterjanı olabilir çok zor durumdaysan.

deterjanın aslında faydasız olduğu söylentisi vardı bir ara. sadece su ile yıkayın.

Kalamış sahil şeridinde her yer bu tanıma uyar :]
örnek:
Moss@Kalamış
Ka'hve@Kalamış...
burada sayı 20-30'a kadar çıkabilir...

Moda da da güzel yerler var, bir tur atmanıza bakar.
Cadde'ye çıkarsanız zaten alternatifleriniz 1 milyonu geçiyor.

saydığın her yere zaten gidiyorum :)

kahvaltısı güzel olan varsa özellikle diye merak etmiştim. :)

kalamış'taki melita'yı tavsiye ederim.

yarıyor,2 ay önce kullandım...

Yeri gelmişken ben de sorayım, nette bazı yerlerde bu yöntemle parasını geri aldıktan sonra tekrar karşı dava açılıyormuş, misliyle alıyorlarmış falan, buna ne diyorsunuz?

dilekçeme hiçbir cevap gelmemişti. ancak denemeye değer tabii ki.

bu arada flaşsız çekime de izin vermediler mesela kilisede...

hemen yanıtlayayım, zamanında camilerde kiliselerde hırsızlık olaylarından ötürü böyle bir karar alınmış, ama gerekli yerlerden izin alındığı takdirde çekim yapılabiliyor.

günah olduğu için. ortaköy'deki o camiden kovulan arkadaşlarımız var. çok uzak değil, geçtiğimiz senelerde oluyor. kaldı ki içerisi değil, bahçesinden çekim yapmak istemişler.

sirkeci garında kovulmuşluğum var. bunun yanında havalimanları ve metrolarda güvenlik nedeniyle izin vermiyorlar.

bence tamamen geleneksel bir yaklaşım. fotoğraf günah.

saçma ama evet. camiilerde müsama gösteriliyor nispeten ama kilise eşrafı pek tedirgin, özellikle yurtdışında.

Kıyıköy, İğneada Karadeniz Kıyısında, Erikli, Enez, Yayla Saroz körfezinde var benim bildiklerim..Kıyıköy'de Çadır alanı var, denizi Karadeniz'dir boğulmalar fazladır, kamp yerinde muhtemelen ücret sorunu bile yaşamazsınız..Gıda tüketme işini restoranlardan uygun fiyata halledebilirsiniz..İğneada Kıyıköy'e göre biraz daha gelişmiş ve boğulma riskinin az olduğu bir bölge, ama Istanbul'a göre daha uzak kalıyor..

enez iyi.

(bkz: uçmakdere)

Kerpe.
KOnserve alınız, çorba da alınız (konserve), el feneri, ıslak mendil, haşere kovucu (hassas iseniz).

enez ya da erikli kamp icin 10 numara. saros körfezi mukemmel bir yer.

kömür limanı +1

(bkz: kastro)

Tekirdağ/Kumbağ' da vardı en son hatırladığım

düsmütür. yoldan cok insan denk geliyor lensini dusuren :)

ya düştü ya göz kapağınızın içinde.
bir kez benim de başıma geldi, lensi taktığım yerleri falan aradım ettim ama sonuçta göz kapağımın altında çıktı.

valla benim başıma 2 kez geldi. rutin lens çıkarma işlemi esnasında 2 lens birden gelmişti elime. ve ikisinde de ne zaman ve nerde olduğunu hatırlayamadım. muhtemelen 3,4 ay boyunca altlarda bir yerde kamp kurmuş eşşoğlusu.

@derbeder58 sen o kadar süre boyunca hiç mi hissetmedin peki?
ben en iyisi yarın doktora gideyim.hala gözümde olabilir yani

hissetmedim tabi. çıkardığımı zannetmişimdir ama alta kaçmıştır.

hapşurdun mu bugün?

gözünü kapat ve parmağını hafifçe gözkapağında gezdir. belki üst gözkapağının altına kaçmış olabilir.

gözünüze solüsyondan veya varsa lubricant damlatın. eğer gözünüzde ise lens kendine gelir. bir aynaya yaklaşıp bakın göz kapaklarınızın altına.

sıcak havada kuruyup düşmüş olabilir lens. benim bir kaç sefer başıma gelmişti. otobüste bir baktım parmağımda lens. insan senelerce kullanınca ustalaşıyor tabii, yerine geri taktım :)

yanınızda solüsyon veya lubricant taşırsanız arada sıcak-kuru havalarda, klimalı ortamlarda, otobüs yolculuklarında vs faydalı oluyor.

iyice baktım göz kapağına ama bulamadım. düştüğünü de görmediğim için tırsıyorum. batma falan da yok ama gene de evham işte.

çalıştığım şirkete ortak olur, yatırım yapardım.

ulkeme dönerdim

paraya para demezdim.
akıllı yatırım yapardım.
dünyayı gezerdim.
uzay turisti olurdum.
dünyanın en güzel ve sakin koylarında özel yatımla yaşardım.
sevilirdim, severdim.
yardım ederdim.

sonra uyanırdım. kabız olmuşum :(

Klasik araba koleksiyonu yapardım.

kendime ev alırdım. bir miktarda geçinebilecek kadar ayırırdım. o da aylık 1000

TL den 50 yıl yaşamak için 600bin TL olur. gerisini de hayır kuruluşuna bağışlardım. Sonra ben de gider o kuruluşlardan birinde bedavaya çalışırdım. evet beyin bedava!

yunanistana faize yatırırdım.

spesifik bir kaç yerden arsa veya ev alırdım.

stanford üniversitesine beni doktoraya alması için yüklü bir bağış teklif ederdim.

paranın geri kalan kısmını ayırır, zaman içerisinde bir animasyon şirketi kurmak için harcardım.

yeni aldığım evlerden birine taşınmak ve belki aynı sınıf daha sağlam bir otomobil almak dışında gündelik hayatımı değiştirmek isteyeceğimi sanmıyorum.

borçlarımı öder, köyüme dönerdim. parayı nasıl harcardım bilmiyorum, çok para.
ha "para harcama danışmanı" tutardım.

pompiş...

iphone 4 alırdım. :)

yeni bir şehir kurmaya çalışırdım, nerde; karadeniz'in keşfedilmemiş yerlerinde.
bir de agartalılar'ı, hitler ve tesla'yı araştıracak bir bilim adamı grubu kurardım.
bir de bu grubu koruyacak bir tim, birlik
bir de türkçe'yi tam öğrenmek/öğretmek için ücretsiz dershane açardım bilimum yerlerde

biraz çocukca&bilimkurgu karışımı oldu

olm yunanistandan ada alirdim be. satti saticak adamlar saka diil.

sevgilime istediği vw amarok'u alırdım. kendi arabamı yenilerdim.
okuluma ekipman bağışlardım.
çizimlerini yapmış olduğum hayallerimin evini yaptırırdım.
süper bir reklam ajansı kurardım.
bir de moda evi kurardım, çünkü şu an bile istediğim/hayal ettiğim çoğu kıyafet ve aksesuarı bulamıyorum.
birkaç çocuğun eğitim masraflarını üstlenirdim.
kalanını da kendime küçük sürprizler yapmak için isviçre'deki bir bankaya yatırırdım.

adanada ki tüm dershaneleri alıp sahiplerini kapıya koyardım. hepsine gıcığım!

yenilenebilir enerji uzmani bilimadamlarini toplar, "para 7 milyon lira, ar-ge falan siz her seyi ayarlayin para benden" diyip artik ruzgar tirbunuymus solar panelmis yardirirdim once.

dunyada en yogun trafige sahip sehirlerde, 5 milyon dolar degerinde arsa alip otopark yaptirir veya hazir otopark satin alir, oralara sadece yenilenebilir enerji tuketen araclarin girebilmesini saglardim. tabi enerji dolum tesisleri de olur icinde buralarin. ona da 3 milyon degerinde yatirim yapalim, oldugu kadar.

etti 15 milyon.

5 milyonuyla, kulturel aliskanliklar ve ticaret gibi sebeplerle canice oldurulen balina, yunus gibi canlilari korumaya yonelik bir yatirim yapardim.

kalan 2 milyonun da 1 milyonuyla kendime ortalama bi studyo daire alirdim.

diger 1 milyonla da agac dikerdim. ayrica otopark ve enerji dolumundan gelen kârin %35´i agac dikimine, %15´i ise yenilenebilir enerji kaynagi ve kaynak kullanim sirketime gidecek.


oturdum dusundum dakikalarca.

edit: 22 milyon yapiyo farkindayim. bence o kadar olur o ikramiye, 20´de kalmaz diye oyle yazdim.
ayrica en kârli ya da mantikli olani yapmamis olabilirim ama, icim cok rahat olur lan. inanilmaz boyle.

bu parayla tuttunamamak salaklık demeyin. eğer paraya kanıp bilmediğiniz işi yaparsanız para uçar gider.

ben olsam istanbuldn bir işhanı (komple) geri kalanıyla daire alır hepsini kiraya verir, dahada çalışmaz bu kiralarla geçinirdim. ha belki esnaflıkta bildiğim bi iş varsa bi dükkanıda kendim işletirdim.(hobi yada boş drmamak için) ve bahçeli ev audi araba ve bir yat alırdım. yat kesin alırdım

kendimi sikerim

soruyu 1 saat önce gördüm hala karar veremedim, sanırım çıktıktan sonra bir süre almaya gitmezdim...ne çalışmak isterdim ne boş beleş dolaşmak.ama kesinlikle dünya turu yapardım türkiye turu yaptıktan sonra tabii.
not:karmaşık günler geçiriyorum.

baltık ülkelerinin kuytu ormanlarının birisinde bir kulube alıp bedevileri beklerdim. tabi bir yandanda kafamı dinlerdim :P

o para çıksa bana hacı, sakin kalmaya çalışırım 1-2 ay daha fakirliğe razı olurum. daha sonra gider parayı çekerim devlet bankasına yatırırım. gelen faizi çatır çutur yerim bir müddet sonra yatırıma dönüştürmek için hayalim olan turizm firmasını açarım. reklamın haddi hesabı olmaz her yere reklam verir firmayı büyütürüm.

oha lan 20 milyon çıkıyor turizm şirketi hayali kuruyorum. hay ak hayallerim bile boktan.

sefa pezevengi olurdum.

öncelikle beşiktaş'tan bir stüdyo daire alırdım. sonra bir mercedes slk...
sonra bu daireye eşya falan dekorasyon olaylarına girerdim en ince ayrıntısına kadar... daha sonra bir mimarlık ofisi kurardım gelsin projeler... bundan sıkılacağım için ek olaran bir de nişantaşında ve pariste mağaza açar moda olayına girerdim... öyle eğlencelik. sonra sıkılana kadar böyle devam ederim... sıkılınca kalan parayı biryerlere bağışlar akademisyen olurum... ahahahaha vaauuvvv...

2 sene sürecek bir dünya seyahati planlatırdım en butiğinden bir tur acentasına.

sanırım herkes gibi ben de öncelikle kilit noktalardan arsa satın alırdım. onları at cebe.

anneme, en büyük hayali olan iç mimarlık ofisi açardım. piyasadaki başarılı mimarları da maaşa bağlardım. emekliliğinde kendi işinin başında, yaşam alanı dizayn edip dursun kadıncağız.

bir süreliğine alaçatı'ya taşınır, sabahtan akşama sörf yapardım.

bir adet predator 72' yat (1 milyon 800 bin euro), bir adet maori 50' (650 bin euro), bir adet de sailing cutter 66' (650 bin euro) yelkenli alırdım.

edindiğim bu filoyla göcek'e yerleşirdim.

geri kalanı (ne kaldı ki zaten) at bankaya, dursun öyle.

diyarındaymışsın tütünün... biz istanbulda diyarbakır tütünü bulmak için bir tarafımızı yırtıyoruz. ama bulabilirsen ince kıyım adıyaman al kilosu 40 lira civarı. on pakette arap yanına mis...

madem diyarbakır'dasın, hatay'a uğra, orada pazarlarda satılıyıyor tütünler.

valla kilosu 45'ten yarım kilo adıyaman tütünü aldım. lice tütünü vardı ama boğazımı yakıyordu, adıyaman aldım ben de. güzel tütün, sevdim. ama sarma konusunda sıkıntı yaşıyorum şu an. :D ayrıca 50 gram drum vardı 5 liraydı ama almadım. başka sefere deneyecem onu da.

giyim, saç, bıyık, gözlük.

bunlarda benzeyen kısımlar değiştirilebilir.

saçları uzat dağınık kalsın. sakalı uzadıkça kes. giyimine çok dikkat etmezsen benzemezsin sanki.

kafa için:
saç modeli,
sakal varlığı, yokluğu, uzunluğunu değiştirmek. ( şu ankini tarif edersen öneride bulunulabilir)

giysi olarak, kumaş pantalon üzerine böğrüne kadar iliklenmiş, düz renk gömlekten kaçınmak. alışverişe zevki sana yakın ve güvendiğin birisiyle gitmelisin. sana ait olduğu hissetmediğin zorlama giysiler giymek de iyi olmaz..

şu anki giyim tarzını da tarif etsen genel hatlarıyla, yine öneride bulunabiliriz.

Kısa saçlıyım, sakal tıraşı olmak zorunda olduğum bi işim var.

eğer ince metal çerçeveli gözlüğünüz ve kısa bıyığınız varsa, veyahut saçlarını belli bir uzunlukta bir yana doğru yatırıyorsanız benzetmeleri muhtemel, bir de magara adaminin dediği gibi giyim belki biraz değişebilir.

bi kere önce o gömleği çıkar.

hani rte´nin de sahip oldugu biyik tarzi var ya. yok gibi ama var. oyle olmasin biyiginiz. ya hic olmasin, ya da birakin uzasin Nice gibi olsun, anca oyle karizma olur bence biyik.

inciswf.com

bu capsten sonra gözlük de önemli bir rol oynuyor diyebilirim.

benzeri bi duruma ben düşmüştüm. yani benzetilen kişi ben değildim birini benzetmiştim. uzaktan bakınca sakalı, kel kafası, tel gözlükleri, yüksek bel kumaş pantolonu ve içine soktuğu dikine çizgili beyaz gömleği ile tam anlamıyla cemaat abisi izlenimi vermişti bana. tanıdıktan sonra ne kadar yanılmış olduğumu anladım, düşündüğümün tam tersi koyu ateist bir fizik mühendisi çıktı adam.

şimdi bundan nasıl kurtulunur ? insanların bu gözle bakma nedenleri tamamen giyim, kuşam ve bazı fiziksel özellikler.

mesela eğer gözlük varsa kare modern bir çerçeve olabilir.

kumaş pantolon cep kısımları pileli bol olanlardan değilde daha slim fit dockers tarzı olabilir.

ayakkabı klasik siyah rugan yerine işe de giyilebilecek biraz daha spor bişey olabilir.

gömlek seçimi gene tarif edemiyeceğim ama bol balon gibi şişik olmamalı.

saç traşı çok kısa olmamalı.

en son bu olay sizi çok rahatsız ediyor ise. kökten çözüm istediğiniz zaman görünebilecek bir yere ufak bir dövme yaptırın.

favorileri uzun bırak biraz.
şu elemanların favorileri gibi.
www.soapopera-salon.co.uk
www.guzeliz.com

sol kulağa küpe

cemaat abisi gibi görülmek istememeni pek tabi anlayabilirim ama dindar dürüst ve efendi görülmekten bir insan neden sıyrılmak ister anlamadım

bağrıaçık gömlek + güneş gözlüğü + sakız + yavşak bir gülüşle şeyh olsan bile müridlerin suratına tükürür. hemde balgamlı.

kafa yapını değiştir.

saçları uzat, sakal bırak küpe tak tam adamı olursun.

en kötüsünden favori önemli bir unsur, uzun ve biraz şekilli bırakabilirsin. (hafif incelen bir şekilde)

bilieklik kullan bence. yalnız bikeliklik derken; öyle gümüş veya altın künyelerden değil de; bu beyoğlun'da fln satılan deri veya kumaştan olanları kastediyorum.

kıyafet ve aksesuarlar, konuşmanın gülsuyu tonunda olmaması, gülmek ve hayattan keyif almak başlıca etkenler sanırım.

önce bi o colormatik gözlükleri çıkar...

olmaz. zaten o tür durumlar için o. (kuruluk)

kullanırsın.
bana daha dün doktor yazdı refresh suni göz damlasını ve lenslerim varken de kullanabileceğimi söyledi.

(prospektüste de lensle kullanılabileceği yazıyor)
"Prezervan madde Purite, uygulandıktan sonra doğal gözyaşı bileşenlerine dönüştüğünden her tip kontakt lens ile birlikte kullanılabilir."

lenssiz kullan. suni gözyaşının prospektüsünü oku.

Bi kere spor yapamaz diye bişi yok. Asıl o yapacak sporu. Gitsin ağır sporlara kalkışsın demiyorum ama yürüsün kesinlikle. önce 20 dk sora 30 dk diye diye alışsın. Hem sağlığı için, hem kiloları için hem de daha iyi hissetmesi için.
Yürüyüş, psikolojiyi de olumlu etkiliyormuş.

Kurslara gitsin. Belediyenin falan süper kursları var. Mahallesine yakın bi yerleri araştırın. El işleri öğrenebilir, ensturman öğrenebilir, sesli koroya katılabilir. Artık hangisi ona cazip geliyorsa. Hem de yeni insanlarla tanışır.


Kesinlikle bir kedi ya da köpek alın minnoşundan. Hem on a terapi gibi gelecektir. Hem yaşam enerjisi verecektir. Hem de zamanını dolduracaktır. Ekşiduyuruda bir.ok güzeller güzeli minik kedi var.

Örgü sever mi? Severse bir dünya yün alıp, bir şeyler örmesini sağlayabilirsiniz. Benim rahmetli anneannem hep örerdi. Ördükçe de kafası dağılırdı. Ördüklerini de sonradan köydeki yaşlı kadınlara dağıtmıştı.
Ayrıca yaşlı birini düşünmeniz çok güzel. Tebrik ederim. Sizin gibiler keşke hep olsa.

balık kuş gibi bakımı kolay hayvanlarla ilgilenebilir veya bitkiler. ayrıca 60'ın yaşlı olmadığını ona hatırlatın :)
belki bir de güzel filmler, diziler çekip verebilirsiniz, basit bir sistem kurarsınız evine izler.
bir de bir şekilde arkadaş edinebileceği ortamlar düşünebilirsiniz. başka teyzelerle arkadaşlık edebilirse zaten onu yalnız bırakmazlar, çaya oturmaya çağırırlar.

ben de tbrik ediyorum seni.

o ördükleri şeyleri başkalarına dağıtsın. mupmutlu olur. televizyonda güzel şeyler izleyebilir. neler oldugunu düşünüyorum ben de şimdi ama...

örgü sever bir ara örgüye baya sarmıştı. ama bi süre sonra ondan da sıkıldı. gerçi yine başlatabilirim sanırım örgüye. şimdi televizyondaki evlilik programlarıyla falan oyalanıyor zaten:) kedi köpek çok söyledim kendisine de evin içinde hayvan istemiyor:) bahçeli bir evimiz olsaydı çok uygun olurdu ona. bir ara balık aldım o da yük gibi oldu suyunu değiştirmek falan. çiçekleri saksıları bayağı var, hatta balkonda biber nane domates yetiştiriyor.
aslında konuşacak insan arıyor yalnız olduğundan. yani tek oturduğunda hep mutsuz görünüyor ama benimle konuştuğunda hem güleryüzlü. ismek falan denemek lazım cidden, oradan birkaç insan tanımış olur. başka öneri varsa beklerim, cevaplar için teşekkürler.

aklıma öneri gelmedi.. ama helal olsun diyorum.

evden dışarı çıkmayan demişsiniz. çıkamayan değil yani... vakti olan biri haftanın bir gününü bu hanımefendiye ayırsın. birkaç saatini. dışarıda yemek olur, bakınmak olur. bu çok önemli. empati yapıyorum da... ah gençlik!

gözleri iyi görüyo mu ki? örgüdantel fln yorar gözleri..yoksa puzzle olabilir bi de twitter hesabı açarsın ordan ufak ufak gündeme bakar belki. bi de tek başına değilde arkadaşlarıyla birlikte yapabileceği bir aktivite planı düşünsen? mesela okey günü falan düzenlesen haftadabir?

okey oynayacak bi ortamı yok ama. gün falan düzenliyorlar zaten komşuları, arkadaşları arasında. gözlükle iyi görüyor gözleri.
bulmaca işine girecek, her gün gazete alıcam artık.
küçük küçük kitap okuyor ama pek sevmiyor kitap okumayı. "benim hayatım roman zaten" diyor:)

o zaman yazsın :) ben okurum :)

hım bence onun kafasını dağıtmaya değil kafasındakileri paylaşmaya ihtiyacı var. zaten içinde tıkanan o şeyleri attığında çıkıp gezer de, kendine hoş kılıklar da alır, turlara, tatillere bile gider. hepsini yapar. sana bu tip oltalar attığında sen de muhabbeti sürdür. belki ona farklı bir bakış açısı getirebilirsin. onca yılın alışkanlıklarını yıkmak zor ama, neden olmasın, bu kadar uğraşmışsın hali hazırda.

Ona tanışıp muhabbet edebileceği yeni yüzler getirin ben öyle yapıyorum cok mutlu oluyor babannem ayrıca da spor ve dışarısı için fazla ısrarcı olmayın derim

seremoni haline gelebilecek rutinler oluşturmalı. balkon bahçe varsa çiçek, sebze, vs ekebilir. yürüyüş mutlaka yapılmalı. bir de düzenli bir kurs/etkinlik gerek; musikisevenler derneği tarzı birşeyler.

ne mutlu! babaanneciğim hayatta olsa da ben de ona burdan yazılar okusam..

bence karma denilen şeyin saçmalıktan ibaret olduğunu idrak edin, böyle şeylerle uğraşmayı bırakın.

Karmaya neden bu kadar takıyorsunuz ki. Sen yaz adam olumsuz oy verirse versin ne farkeder. Birileri beğensin diye yazmıyoruz ki çoğumuz.

dadanır sonra gider. takma kafana.

O beğenilenler sahiden beğeniliyorsa zamanla zaten hakettiği yerlere geliyor, merak etmeyin :)

selin ismini pek severim

insanın ruhunu yormayacak, ferah isimler:
leyla
mine

mahidevran , mihrişah , lale , mavisu , rüya , jülide

Damla, Nehir.

ben ruanda koyacağım kızımın ismini, eğer olursa tabi.

sana önerilerimse " melodi, rüya"

Melike.

rüya

okşan

ferah

fatma

Biz "Zeynep Neva" koyduk kızımızın adını, siz koymayın, tek kalsın:)

seza

yeşil.

not: 8 saniye önce aklıma geldi, çok güzel olabilir.

asmin
başak
çınar
hazal

feride, feriha , neriman, nermin. nalan, nigar,

benim bir kızım ol(a)mayacak, ama olsaydı 1.si eylül, 2.si duru, 3.nehir olurdu..

neva bence çok mükemmel isim.

edit: yazılanlara bakmadan yazmıştım. bir arkadaş daha yazmış (:

evrim, erkek olsa idi devrim ikisi birarada daha hoş :)

verda

yukarıda biri yeşil ismini onermiş de, verda hem guzel bir isim hem de esperanto'da yeşil demek..

Tuana, Eftelya, Selen

gülce.

İnara (hitit tanrıçası)

bahar

eliz.

hevidar.

kendi ismim melike :)

zeynep. eski, yeni, modern, demode... her kesimden insana uyar hem (:

sıla

ayşe/gül
ufaklık büyüdüğünde pek kimse olmayacak bu isimde:)

bu konu da bir karara varıldı mı acaba? sevgili les bizi de bilgilendirsen ne güzel olur. ben deniz diyorum.

Yasemin

henüz varılmadı;) haberdar ederim...

çalışır. tüm meyveler dahil hemen her gıdada şeker vardır. rafine şeker (çikolata vs) yemek şart değildir. hatta kötüdür bile.

beyin fruktozu kullanamıyor diye biliyorum. illa ki glikoz almak gerek bünyeye galiba. gerçi olmadı glikoneojenezle falan glikoz üretir bünye. yani çalışır beyin sorun olmaz. ama bol glikoz varsa teklemeden çalışır sanırım.

kafa çalışması için esas ihtiyaç oksijendir diye biliyorum.

Beyin en fazla enerji tüketen organımızdır.(o yüzden zayıflamak için bol bol düşünün:)) ) Şekerde en fazla enerji sağlayan kalorisi en yüksek besin maddelerindendir.Hatta sınava giren çocuğa şeker falan yedirirler ki kafası iyi çalışsın.

karakalem değil fakat şöyle stilize işler yapan bir şer var;

littlethingsdesignn.blogspot.com

o resmi fotoşopa atarsan karakaleme dönüştürebilirsin, eğer ilgi duyarsan tabii.

Bahariye, Sanatkarlar Sokagında ( ali suavi sokak) bircok kücük kücük yerler var. aynen dediğiniz gibi resimden karakalem portre çalışıp asmış biri de var orda , bir bakın isterseniz.

dünyanın ilgisini konuya çekecek. insanlar ilgilenecek, farkındalıkları artacak.

bir de reklam tabii.

şöhretini böylesi bir mesele için kullanmış oluyor, kendi açısından iyi hatta kutsal birşey. dünya açısından da bir o kadar boktan bir durum, bir "star" gelmediği sürece ilgi uyanmaması.

insanların dikkatini çekmek, belki de haberi olmayan binlerce insan böyle olduğunda suriye'de bir şeylerin ters gittiğini öğrenecek.

çok saçma bence tuğba ekinci gidip neden okul yaptırmadığını sormalı.

katılmıyorum. parasız adam hayvancağıza bakamaz.

Edit3:Herşey bitti de bi bu mu kaldı lan!? Düşündüklerin mevcut kurulu düzene taban tabana zıt. Senin bile piyasada bir ederin var. "Cinsel organlarını kiralayanlara fahişe, diğerlerini kiralamaya 'kariyer' denir." gibi beylik bir söz vardı tam hatırlayamadım şimdi.

Edit2: Para ile satılmasından zerre rahatsız olmazken, siz gibi(sempatik hayvanseverler) ağzından birde kısırlaştırmak kelimesini duyunca acayip erekte oluyorum. Sokup sokuşturasım geliyor biyerlere.

Edit : Boxer köpeğimle 6 yıl beraberdik. İç parazitten vefat etti kendisi.

Mamalar, tasmalar, parazit ilaçları, şampuanları, oyuncakları derken insana bir miktar yük oluşturuyor.

Sadece bunlarla da kalmaz, veterinere kontrole götürmen gerekir sürekli.

Hiç unutmam, bir keresinde arkadaşım sokakta gezdirirken sokak köpeğiyle kavga etti.

Gecenin 4ünde veteriner bulduk, üzerimiz kan içinde iki köpek. Diğer sokak köpeğinde hasar daha çoktu, çok uğraştım, paralarda verdim.

Paralıyım demiyorum ama 300-500 lirayı buluşturup veremeyecek adam hiç bulaşmasın, eziyet etmesin hayvancığa.

Yeşilçam filmlerinden fazla etkilenmişe benziyorsunuz. Sezerciğin elinden alınan katır misali...

buradan satmıyorlar diye biliyorum, aynı şehirde olanlara veriyorlar falan. satmıyorlardır değil mi :/

(git: 143377)

katılıyorum.

hayvan satmak gittigidiyor gibi sitelerde de yasak.

parası olan, kurtardığı can için harcayabilir o parayı.

heves edip parayla alınan ve sonra sokağa atılan canların peşinde ben ve benim gibi yüzlerce insan sefil oluyor.

daha geçenlerde buraya tecavüze uğrayan ve korkudan gözleri dışarı çıkan "sibirya kurdu" duyurusu yaptım. bunun bir anlamı yok mu sizce?

onu alan da parayla almıştı zaten.
sonra hayvanın rahminin kesici aletle delinmesine ve kör olmasına neden oldu evinden atarak.

sanırım silinmiş.

hayır duruyor halen..

kesinlikle katılıyorum. hayvan satışının arkasında dönen dolapları bilmeyen insanlar, aman parası olmayan bakamaz gibi cahilliklere düşebilirler, normal. hayvan edinme bir dünya sözleşme ve prosedürlerine bağlandıktan sonra, para mevzu bahis değil.

burada önemli olan, bu ilanlara kimsenin cevap vermemesi, var olan çarkı döndürmemesidir. hayvan, satılık mal değildir.

belli ki amaç, direk olarak ticaret. birazcık araştıran insan, bu oyuna düşmez.

buyrun:

www.benisahiplen.com

katılmıyorum, ne alaka

katilmiyorum.

evet, duruyormuş.
benim yapacak yorumum yok.
zaten satana diyeceğimi özel mesaj yoluyla dedim.
türkiye gibi bir ülkede artık bu sosyal bir sorun haline gelmişken hâlâ hayvan satmak vicdansızlıktır.
biz pet shop'lar için uğraşıyoruz, ama böyle elden satanlarla nasıl başa çıkılacak bilmiyorum.

yazık günah.

bu da nerden çıktı.koyunda mı satmayalım şimdi?

haklısın ancak maalesef para verildiği zaman daha çok sahipleniliyor, diye düşünüyorum.

@fader, verdiğin numara bende açılmıyor, ekşi sözlük yazarı değilim diye olabilr mi?

@african rain, barınaklarda ve sokaklarda "pet shop"lardan alınmış binlerce hayvan var. inanın para verince insanlar daha çok sahiplenmiyor, aksine para ile alınıp bir kenara atılabilecek bir oyuncak, bir eşya gözüyle bakıyorlar.

adam o yavru doğana kadar, annesine yada babasına en iyi mamalarla bakmış, veterinerlerde tüm aşılarını tamamlamış, ilgi alakayı eksik etmemiş ve şimdi de yavruları olmuş bakamayacağı için, belkide annesine bundan sonraki bakımında da destek olacağı için satıyor. O yüzden katılmıyorum.

@Dharmalı, sorumluluğunu almışsa bakacak tabii ki. yavrulara bakamayacaksa hayvanı kısırlaştıracak. ya da olmadı parasız, gerçekten iyi bakılacağını bildiği birine yuvalandıracak.

en iyi yemekleri yiyen, en iyi bezler bağlanan çocuklarının çocukları olduğunda da masrafı çıkarmak için satıyor mu acaba?

benim de köpeğim cins ve kısır olmadığı halde çiftleştirmedim. çünkü zaten onun yavrularından ayrılamazdım. kendimde onun yavrularını para karşılığında satacak gücü(!) bulamıyorum.

lütfen karşınızdakilerin canlı olduğunu unutmayın.
iyi baktı diye yavrusunu satacaksa bir karşılık olarak, hayvan beslemesin.
bu karşılıksız yapılan bir şeydir çünkü.

arkadaşlar kedi ve köpekleri ve hatta kuşları evde beslemeyin o halde. satılması elbette kötü ancak kendinize arkadaş olsun diye hayvanları eve kapatmak, belli saatlerde dışarıya tuvalete çıkartmak?

@african rain, verecek cevabım var ama konuyu saptırmak istemiyorum. Konu duyuruda hayvan satışına izin verilmemesi. buna ilişkin görüş yazabilirseniz sevinirim.

kedi ve köpeklerin doğasının sokaklar olmadığını unutmayalım.
onları sokaklardan kurtarmaya çalışıyoruz, çünkü kışın yağmurda çamurda, yazın da sıcakta asfaltta yatmak iyi bi rşey değil inanın ki.
üstelik istanbul gibi trafiği olan bir ülkede, her gün otobanlar kedi köpek mezarlığına dönüyor.
üstelik bu insanlar için de tehlikeli ve kazaya sebebiyet verebilecek olan bir şey.
4 yıldır bu evdeyim ve ara sokakta oturmama rağmen 3 kedi ve iki köpek araba altında kaldı bugüne kadar gözümün önünde.
sonra o köpekleri ameliyat ettirip pansiyonda baktırıp milyarlar harcamak zorunda kaldım şahsen.
bunu istanbul geneline vurun.
dediğiniz kırsal bölge için doğru, istanbul için değil maalesef.

canlılar para karşılığı alınıp satılamaz aslında doğal olan tabiiki bu ama öyle bir kafa düzenine tüm dünya olarak ulaşmamız ütopik olur. keza bu bir çok sistemi de altüst eder. koyun, inek vs. de var. hayvanat bahçeleri var. kurban bayramı var. tüm çarkı altüst etmek potansiyelimizin üstünde olduğu için onu işimize geldiği gibi eğip bükmeye devam edicez. herşeyi değiştiremeyiz diye hiçbişi yapmamak da mantıklı değil. aynı hayvanı barınaktan da parasız alabiliyorken para verip alıyorsan ben farklı niyetler ararım. özentilik, hava atma merakı, cahillik (demek ki hiç araştırmamışsın, hiç gazete fln okumuyorsun ve barınaklardaki durumdan bihabersin, bilsen böyle yapmazsın)ayrıca sokak köpekleriye, kedilerle, kolilerle kaçırılan hayvanlarla, osman emminin ahırındaki ineklerin refah seviyesi bir mi alhaşkına!

bu ülkede hayvan satışı yasak mı ? Değil !

O zaman neyin peşindesiniz, hayır anlamıyorum ya, ne zaman canınız sıkılsa, kafanız bozulsa kendinizi tatmin etmek için, yok hayvanlardı, yok eşcinsellerdi hemen birşey buluveriyorsunuz. İsteyen satar isteyen verir, bu ülkenin kanunları buna izin veriyor mu ben ona bakarım.

Arkadaşlar sonuna kadar arkanızdayım her konuda, vejetaryen vampir doğru bir noktaya değinmiş. Ancak ben şu caymayı anlayamıyorum:

Kedi, köpek gözümüzün önünde sokakta heder oluyor "bunları kurtaralım" demek, "bunlar da canlı, satılmasın" demek güzel de o etinden sütünden derisinden yararlandığınız hayvanlar da canlı değil mi yahu? Hiç mezbaha gördünüz mü? Tamam görmeyin, kurban bayramı var? Lütfen şu iki yüzlülüğü yapmayın artık. Hayvanlardan üstün falan değiliz. Öyle düşünen varsa bu insanın bir faşistten farkı yoktur. Adı da türcüdür. Hayvanların tür ayırımı yapılmadan hepsinin hakkı gözetilmelidir. Siz aldığınız her ette o mezbahalarda, yollarda heder olan binbir çeşit hastalıkla boğuşan hayvanlara yapılan işkenceye fon sağlıyorsunuz. At yarışları da keza. Emin olun o iğrenç ortamlarda kesilmeyi beklemek de asfaltta yatmaktan kötüdür. Kendi imkanlarınızla youtube'da çeşitli kesimhanelerin veya süt sağım merkezlerinin videolarına ulaşabilir, yahut bu hayvanlardan yararlanılırken izlenilen geleneksel prosedüre göz atabilirsiniz. Bunun derlenmişi de var belgesel halinde, açın izleyin.

(bkz: earthlings)

Ya da bana "Hayvanlar üzerinden para kazanılması etik değil" demeyin.


www.hurriyet.com.tr

bi hayvanı çiftleştirmemek ile satmak arasında ne fark var? en doğal hakkını almış olmuyo musun? sen mi karar veriyosun hayvanın sevişip sevişemeyeceğine

yani çiftleşmesine izin veriyorsun hakkı diye, ama yavrusunu umarsızca satabiliyorsun. hem de parasını kendin yiyerek :)
bu da güzel bir yaklaşım.
kendimizi kandırmayalım.

ayrıca bir de şu var. hayvan satışını yasaklatmak için elimizden geleni yapıyoruz zaten. özellikle bazı çiftlikler dışında, pet shop gibi koca hayvanların satılamayıp kafeslerde tutulduğu, sonra sokaklara salındığı veya barınağa bırakıldığı zamanları geride bırakmak istiyoruz artık.
ya da birbirlerinden hastalık kaptıkları, ışık altında, susuz sahip bekledikleri zamanları.geçen sene etilerdeki bir alışveriş merkezinde bulunan köpeklerden biri psikolojisi bozularak kendi dışkısını yemeye başlamıştı. bu hallere sokuyorlar hayvanları. güzel olan bu mu?

bu ülkede tecavüz ettiği kadınla evlenen de ceza almıyor. bu durumda ceza almıyorum diye hemen birilerine tecavüz edip evleniyor musun?
hayvan satışı yasak değil diye üretip üretip satmak da bunun kadar vicdan meselesidir işte.
köpekler kedilerden farklı olarak yavrularından ayrılmadan bir ömür boyu annelik ve babalık duygusu yaşayabilen hayvanlardır bu arada, bunu da unutmayalım. yani anneyi yavrusundan ayırıyorsun. bu çok mu güzel?

bu arada et yeme olayına bir şey diyemiyorum, çünkü mesela et yemeyen bir arkadaşıma doktor et yemeyi zorunlu kıldı ve çocuk kusa kusa et yemek zorunda kaldı. hani böyle durumlar da oluyor, ona bir şey diyemem, fakat korkunç durumdaki kesimhaneler var ve maalesef gönderilen dilekçeler bilmemneler hiçbir işe yaramıyor. hayvanları doğrayıp duruyorlar.
istediğiniz kadar ilgilenin maalesef yasa çıkmıyor ve çıkanlar da uygulanmıyor.

hayvanı satmak nasıl mantıksızlıksa, hayvanımın yavrusunu satmıyım ortada kalmasın diye çiftleştirmemek de o kadar mantıksızdır, en doğal ihtiyacını öyle engelleme hakkını nası görüyosun kendinde? kendi süs eşyan peluş oyuncağın değil o hayvan, ve o seni tercih etmedi, sen geldin onu sahiplendin, onun hayatına ilk müdaheleyi sen koydun zaten bu saatten sonra satılıp satılmaması dert edeceğine, doğal hayatlarını nasıl daha iyi hale getiririz, nasıl daha sağlıklı barınaklar, üreme ve yaşama alanları sağlayabiliriz diye düşünmelisin..

elxa,
konuyla alakasız olduğuma nasıl karar verdin bilmiyorum ama, sokakta gördüğün hayvanlar bizim eserimiz diye onları kısırlaştırmalıyız mantığına anlam veremedim eğer yazdığımdan da, hayvanlar dilediğince sevişsin anlamı cıkardıysan da ön yargılarından kurtulmanı ve hayatın boyunca sevişmemeni tavsiye ediyorum.(buradaki sevişme ifadesi alakalı kişiye hakaret etmeye yönelik değildir, bizim gibi hayvanların da bu hakkı olduğuna vurgu yapmak içindir, alınan olmuş, kusura bakmasın)

bence satılmasında bir problem yok satılabilir.
almayacak adam parayla almasın gitsin barınaklardan alsın canım ne yani satış yasaklansınmış. niye gidip kurban bayramında hayvan alıp kesiyosunuz?

ayrıca işine gelenlere tık koyuyorsun gelmeyenlere koymuyorsun. herkes bir fikri savunuyor burda.

extreme ways +1
gidip kısırlaştırın hayvanları onların canı yok değil mi ?

gelir getiren gözüyle baktığımı nereden biliyorsunuz öncelikle?ben cok sevdiğim kedimin bir yavrusu oldu ve cevremde iyi bakacağını düşündüğüm biri olmadığından ücretle vermek istiyorum.çünkü bir kediye bakmanın masrafı bile aylık 150-200tl (iyi bakıldıpı taktirde) dolayısıyla belli bi tutar veremeyecek insanların kedime bakmasını istemiyorum.bunda ne sakınca var?vereceğim kişiden gelir bordrosu isteyemeyeceğime göre bu bir yöntem.
hayatında hayvan besledin mi bilemiyorum ama kısırlaştığında karşılaşabileceği sorunları biliyormusun?
para verip sokağa atılıyor diyenlere gelince bunun yüzde oranını biliyormusun?

Duyuru sahibinin fikrine katılmıyorum. Duyuruda hayvan satışı ile ilgili uygulama bu şekilde devam etsin.

Hayvanlar hukuken eşyadır. Ticarete konu olabilir. Mülkiyet konusu yapılabilir.

hayvanlar insanların kullanımına verildiği için bir sakınca yok bence.

binek hayvan ticareti yapılıyorsa evcil hayvan da yapılabilir.

@blatta hiberna
parayı cebe atıp, hayvandan bihaber kalmak hayvanseverlik değildir?nereden biliyorsun böyle olduğunu?belki ben görüşüyorum sürekli belki ben de gerekli kontrolleri yapıyorum vereceğim kişi için?
rumuzumu yargılıyorsun,satışı yargılıyorsun,hayvanseverliğimi yargılıyorsun,hayvan vereceğin yerin kedi bakmış olup olmamasından,bakıp bakamayacağını yargılıyorsun,lütfen kedimin sevişmesine karışma.

(git: 143377) internet kullanicilarina kapaliymis actim.

sona kadar destekliyorum ey türkiye cumhuriyeti vatandaşları artık kabul edin ve bilinçlenin zaman akıyor artık eskisi gibi değil hayvandan çok insan var artık nesilleri git gide tükeniyor geçende bir alış veriş merkezinde hayvan dükkanına girdim (giriş amacım orada bulunup prim yaptırmak değil !! tam tersi anne bana şunu allll anneeeneğaaaee diye direten çocukların veya diğer müşterilerin duyabileceği bir şekilde yazık bunları küçücük kafeslere mahkum ediyorlar hareket bile edemiyorlar gibi cümleler kurup vicdanlarına seslenmek)özür dilerim uzattım papağanların kafesinin altında bir de utanmadan ne yazmışlar akılları sıra müşteriyi bilgilendirmeyi de ihmal etmiyorlar -ana vatanı güney afrika ! yahu elini vicdanına koy göz yaşlarımı zor tuttum konudan saptım biliyorum anlatmak istediğim bu ve bunun gibi oluşumlara hiç bir şekilde izin vermeyelim arkadaşlar gittikçe çoğalan hayvan ticareti beni üzüntüden kahrediyor hiç olmassa bu platformda barındırmayalım bir şeyler yapalım ! bu arada yunuslar için açtığım show tv kınama duyurusu sistem geri alınma kurbanı oldu adminlerden ricam bellekteyse o zavvalı hayvanlar için tekrardan yayınlanması sevgiler ..

Öncelikle hayvan bir eşyadır, insanların kullanımına verilmiştir vs gibi yorumları ağzım açık okuyor ve onlara cevap dahi vermek istemiyorum. bu görüş hayvanlara tecavüz edenlerin düşüncelerini de meşru kılıyor, eşya gibi gördüğün ve senin üstün olduğunu düşündüğün her şeye istediğini yapabilirsin sonucunu çıkartıyor. siz insansanız ben değilim, söylemek istediğim tek şey bu.

ikincisi yasalar her zaman doğru olanı öngörmezler. yasalar değişim içerisindedir ve o toplumun gelişmişliği ile doğru orantılı olarak, hükumetine göre de değişiklik gösterir. aynı yasalar, internet yasaklarına da izin veriyor, zamanında töre cinayetlerini de hafifletici neden olarak sayıyordu. yine bir arkadaşın dediği gibi, kadını tecavüzcüsüyle evlendirmeye izin verip tecavüzcünün ceza almasına da izin vermeyebiliyor (ki bu durumda baskı sonucu kadın genellikle evlendirtiliyor, hatta bu nedenle evlenmek için tecavüz edenler bile var). kısaca, yasayla aklileştiremezsiniz, vicdanınıza ve insanlığınıza danışmanız gerekir çoğu zaman. bunu bir hukukçu olarak rahatlıkla her yerde dile getirebilirim. ayrıca bunun oylamasının yapılıp yapılmaması da demokrasiye hizmet etmez, insanın çıkarlarına hizmet eder, hayvanlarıınkini hiçe sayarak.

soranlara: sokaktan sahiplendiğim 4 ayaklı bir oğlum var, kısır ama cinsel hayatı da var, o dürtüsü devam ediyor, yalnızca çocukları olmayacak. etrafta zor koşullarda hayata tutunmaya çalışan binlerce akranı varken ve öncelikle yaşayanların kurtulması gerekirken yenilerin hayata gelmesine gerek yok. onlara ayrı ve rahat bir yaşam alanı sağlamadan üretimine katkıda bulunmak büyük haksızlık. kaldı ki bu konu dışı bir tartışma. konu HAYVAN SATIŞININ EKŞİ DUYURUDA YASAKLANMASI.

son olarak, ben konuyu oylama olarak değil, tepki olarak açtım ve duyuruyu bu sorun çözülene kadar boykot ettiğimi belirttim. gerekirse oylamaya dönüştürülebilir, bu moderatörlerin bileceği iş. aksi düşüncelere -ilk paragrafta bahsettiğim insanlık yoksunu olanlar hariç- saygılı olsam da, kendi tepki duyurumda, çağrıma destek verenlere tik atıp, diğerlerine tik atmama hakkımın olduğunu düşünüyorum.

Ben de emeği geçen herkese ve duyarlılığından ötürü duyuru yönetimine çok teşekkür ederim.

zafer direnen emekçilerindir?

moderasyon olarak teşekkürlerinize ricayla karşılık veriyoruz.

bir de bir noktayı düzelteyim, barınaklara bağış şartını ilk sunan değerli galadnikov'du. minnetlerimiz galadnikov'a :)

@vejeteryan vampir

"Öncelikle hayvan bir eşyadır, insanların kullanımına verilmiştir vs gibi yorumları ağzım açık okuyor ve onlara cevap dahi vermek istemiyorum. bu görüş hayvanlara tecavüz edenlerin düşüncelerini de meşru kılıyor, eşya gibi gördüğün ve senin üstün olduğunu düşündüğün her şeye istediğini yapabilirsin sonucunu çıkartıyor. siz insansanız ben değilim, söylemek istediğim tek şey bu."

şu paragrafı yazan insanın ruh sağlığı bozulmuştur. hayvan bir eşya diyen kim ben göremedim yazılarda. fakat insanın kullanımına verilmiştir sözünü kullandım ben. mesela bıçak da insanın kullanımında, onu tutup da anüsüne sokanları normal olarak mı addedeceğiz ? senin "çıkarttığın" şeyler hiç normal şeyler değil. ya aşırı naif ve kırılgan bir romantik yapın var ya da tam tersine psikopattın da biraz düzeldin. ben insansam sen de insan olabilirsin. insanın düşüncesi farklı diye ne kendini ne başkasını insan olmamakla itham etmemeli taraflar bence.

çiya'da yemek yedir, tatlıyı moda da waffle olarak tercih edin, moda burnunda tatlıları hafif erittikten sonra barlar sokağında gözünüze kestirdiğiniz bir barda demlenin.

kadife sokak'ta, karga tabii ki, hera da olabilir. ama karga güzeldir :)

kadife sokak'ta kahve bahane (adı bahane kültür oldu galiba), hem kahve hem alkol. ortamı da güzeldir. tavsiye edilir.

bahariye caddesinden başlayın mango dan aşşağı sokağa inin kadife sokak ( barlar sokağı) orda trip vardır masal evi,liman kahvesi güzel mekanlardır.Ordan basın modaya çıkın moda sahili güzeldir.Kadıköy sahilinde balık ekmek yiye de bilirsiniz.Modada wafflecı var ünlü ismini unuttum moda starbucks şubesinin yukarısında

vakanın/olayın adli olması sadece. tutanak tutulmuşsa, ciddi olmamakla birlikte (olayın ne old bilmediğimden) siciline işlenmiş olabilir. çarpma, yaralama, öldürme dışında pek önemli olacağını sanmam.

intihar girişimi...

girişmeseydin keşke. karşına çıkacaktır ilerde.

karşıma çıkarsa ona edeceğim iki laf var!